20 Eylül 2007 Perşembe

KURTLAR VADİSİ NE DEMEK İSTİYOR?


Türkiye kapalı devre yönetim sistemi ile oldukça karmaşık ve dinamik bir yapıya sahip. Bu kapalı sistemde neler olup bittiği her zaman merak konusu olmuştur.

Siyasal sistemin kırılganlığı ve ekonomik istikrarsızlık, sistemin daha da kapanmasına neden olmuş ve içe kapanmacı politikaların zeminini oluşturmuştur. Hukukun askıya alındığı dönemlerde "güç" tek erk olarak kendini göstermiş, bununla birlikte gayri meşru pek çok yapılanma hayat bulmuştur.

Türkiye demokratikleşme ve insan hakları yolunda kayda değer ilerlemeler sağlıyor. Bu duruma hayli zor etapları geçerek gelindiğini unutmamak gerekli.

Türk kamuoyu devletinin nasıl yönetildiğini bilmiyor. Yönetim mekanizmaları şeffaf olmadığı için bilgilenmek mümkün olmuyor. Faili meçhul cinayetlerin perde arkası nedir? Terörle mücadele nasıl yürütüldü?

Dış politika da atılan önemli adımlar hangi parametreler sonunda atıldı? AB anayasasına neden ve nasıl imza atıldı? Kıbrıs'taki gelişmelerin seyri nereye gidiyor? Yolsuzlukla mücadelede ne tür tedbirler alındı?

Çakıcı, Kırcı, Peker güvenlik güçlerinden nasıl kaçtı? gibi pek çok konu kamuoyunu meşgul etmekte.

Türk toplumunu diğer toplumlardan ayıran bir husus da, halkın, Türkiye'nin stratejik ve uluslararası konumu nedeni ile uğraşması gereken onlarca meselesi olduğunu bilmesi ve bunu günlük hayatının neredeyse bir parçası haline getirmesidir. Böyle bir ortamda olaylar ve meseleler hakkında komplolar ve hikâyeler eksik olmuyor.

Nitekim son yıllarda mafya - devlet ilişkilerinin anlatıldığı diziler reyting rekorları kırıyor. "Kurtlar Vadisi" dizisi bu anlamda çok iyi bir prototip oluşturmakta. Film; Ortadoğu'dan Türkiye'ye, Kıbrıs'tan Amerika'ya, Türkiye'nin dış politika unsurları hakkında fikirler, faraziyeler sunuyor.

Sadece aksiyonun, senaryonun ve yönetmenin filmi başarılı kıldığını söylemek mümkün değil. Hatta denilebilir ki, dizinin önemli bir kısmı pembe dizi enstantaneleri ile dolu.

Bir düşünceye göre; dizide devletin halkına doğrudan söyleyemediği meseleleri film marifetiyle söylüyor. Hasılı, "Emret Bakanım" dizisi de bu kabilden...

Devlet, içinde olup bitenler hakkında kendisini millete karşı mesul hissediyor, bunun için halkın bir şekilde olan bitenleri bilmesini istiyor. Anlatma yolu olarak bu tarz filmleri uygun buluyor. Kamuoyunun bazı şeyleri bilmesi gerekli...

"Kurtlar Vadisi" dizisindeki kimi kahramanlar rol icabı ölmelerine rağmen bu halkta "gerçeklik duygusu"nu allak bullak edici şekilde sonuçlar doğuruyor. Ölen kahraman için mevlitler okunuyor, başsağlığı mesajları yayınlanıyor. Bu durum gerçeklik konusunda bir şaşkınlık oluşturduğundan "toplum mühendisleri"nin iştahını iyice artırmakta.

Filmi kitle iletişim araçlarının halkı nasıl bir travmaya ittiklerini anlamak yönünden ve devlet halk ilişkilerinin kodlarını çözmek açısından irdelemek mümkün.

Türkiye'de yaşanan olayların dizilerde anlatılanları bile geride bıraktığını, devletin en üst birimlerinde bulunan bir bakan tarafından itiraf edildiğini dikkate aldığımızda filmlere gösterilen teveccühü anlamak mümkün oluyor.

Özetle, Türkiye'de yönetim sisteminin ve bürokrasinin kilit noktalarında hakim güç değişken ve çok bilinmeyenli. Bu durum yönetilebilirlik açısından zafiyetlere yol açıyor.

"Derin devlet" teması hukukun geri planda kaldığını dikte ediyor. Güç kimde ise onun sözünün geçtiği bir ortam oluşmuş ve tüm ilişki biçimleri güce endekslenmiş durumda. Mafyanın bu şekilde yükselmesi de, iktidarın "güç"le sağlanabileceğine olan inançtan kaynaklanıyor.

Nitekim bir mafya mensubu, hükümet devirdiğini bile söylemişti. Bir bakıyorsunuz adam öldürmenin yanı sıra, pek çok suç işlemiş insanlar, "ilginç" bir şekilde yurt dışına kaçabiliyor.
Devletin halkın güvenini tekrar kazanabilmesi için hukuku hakim kılması zorunlu olmaktadır. Aksi takdirde güvensiz ve başıboş bir savrulmayla halk yüz yüze kalabilir.

Not: Yukarıda anlatılanlar tamamen hayal mahsulüdür!

Faruk YAZAR

2 yorum:

Adsız dedi ki...

tamamen hayal ürünüydü değil mi...?

Adsız dedi ki...

tamamen hayal ürünüydü değil mi...?