9 Haziran 2009 Salı

DEĞERLERİN TÜKETİM ARACI OLARAK REKLAM

REKLAM ANALİZLERİ

1. Toyota Yaris ReklamıToyota Yaris reklamı yaratıcı fikrindeki düşünce açısından tartışmalı bir mesaj taşıyor. Başkası uğruna kendini feda etmeye aşina Türk kültüründe, ötekine karşı duyarsızlığın hoş görülmediği malum. Reklamda ürün bir insan hayatının önüne geçiyor. Zor durumda kalmış bir insana yardım etmeyi umursamayan bir davranış hangi değerle açıklanabilir. Bu reklamda en temel insani bir erdem olan dayanışma değerine karşı egosantrik bir tavır göze çarpıyor.Reklamın mesajı: Yaris reklamında da "DUYARSIZLIK" sorunu, markanın kimliğine ait bir değer olarak kendini gösteriyor. Yaris reklamı toplumdan gelen tepkiler nedeni ile gösterimden kaldırılmak zorunda kaldığı bilgisini de belirtmekte yarar var.

2. Chery Reklamı Çinli otomobil markası Chery’nin basın reklamında “özgürlük hareketi” başlığı ile otomobil tanıtılıyor. Gücün ve konforun keyfini özgürce sürmek isteyenlere seslenen marka, Chery satın alanların özgürlük hareketine katıldıklarını belirtiyor. Markaların, insanların duyularına hitap ederek en temel varoluşsal kavramları bir tüketim nesnesi ile bütünleştirmeye çalışmaları bu kavramları aleladeleştiriyor. Tüketim kültürünün temel özelliği de değerlerin aleladeleştirilmesidir. Böylelikle içeriksiz ve tek tip bir yaşam ve algılama tarzı toplumda hakim oluyor.Reklamın mesajı:Bu reklamda, reklam metinlerinde alışılagelen kimlik oluşturma unsurlarını görüyoruz. Burada oluşturulmaya çalışılan kimlikte, sınırsız bir özgürlük vaadi sunuluyor. Modern tüketicinin en çok duymak istediği kavramlardan güç ve konfor isteği markanın sınırsız özgürlük vaadi ile anlatılıyor. Özgürlük isteminin sınırsız kullanımı, insandaki bireysel ve toplumsal kontrol duygusunu körelterek hoyratlaştırıyor. Özgürlük hareketi bir otomobile sahip olmakla eşitlendiğinde gerçekte özgürlük nedir diye sormak gereksiz bir uğraş haline gelebilir. Reklamda, varoluşsal bir değerin tüketim nesnesine dönüştürülmesine ilişkin bir özdeşleşme problemi bulunmaktadır.

3. İstikbal Mobilya Reklamı İstikbal Mobilyanın yeni kampanyalarından “yeni bir istikbal yeni bir sen” reklamı, yeni bir sen oluşturmanın ipuçlarını vermeye çalışıyor. Kampanya İstikbalin 2009 yılı için yenilik konsepti üzerine kurulmuş. Reklam metninde “size de bazen hayat sıkıcı gelmiyor mu? Sanki her şey tek renk, günler tekdüze… peki biraz keyiflenmeye ne dersin? Yeni rüyalara, yeni keyiflere, yeni keşiflere…Baktığın yerde yeniliği görmeye..şeklinde bir davet yapılıyor. Bu daveti olumlu karşılayanlar istikbal mobilya satın almaya çağrılıyor. Böylelikle yeni bir senin oluşacağı söyleniyor. Günümüzde ürünlerin kalite, satış sonrası hizmet ve standardizasyon gibi özellikleri ile bir birine benzediği bir gerçek. Markalar, rakiplerinden farklılaşmak için tüketici zihninde benzersiz bir konum oluşturmaya çalışıyorlar. Tüketiciyi kalbinden yakalamanın en önemli iş haline geldiği günümüz pazar ortamında markalar, tüketicilere benzersiz bir deneyim yaşadıklarını anlatmaya çalışıyorlar. Bu anlatı ise esasen dini motiflerde karşılığını bulan bir tecrübedir. Reklam metninde, bir mobilya satın alınarak insanın sıkıcı hayatını değiştirebileceği ve yeni bir kimliğe kavuşacağı mesajı verilmektedir. Reklam vaadindeki abartılı teknik sorun bir tarafa, aslında buradaki temel sorun yeni bir sen’e ulaşmak için bir konfor hazzının bir nesneye sahip olunarak elde edilmesi ile olmasıdır. Yeni bir sen söylemi gerçekte dini göndermesi olan ruhsal yolculuğu ima etmektedir. Mevlana’nın bugün yeni bir gün yeni bir söz söylemek lazım sözünün bir anlamda marka vaadine dönüştürülmesi sözkonusu. Reklamın mesajı:Bu reklamda modern tüketicinin sürekli doyumsuz haz isteğinin değişim metaforu ile yeni bir kişilik oluşturulmaya çalışıldığı görülmektedir.

4. Mazda ReklamıYeni Mazda 3 otomobilinin basın ilanında felsefi bir soru ile karşılaşıyoruz. Sen kimsin? Ne istediğini, ne yapman gerektiğini biliyorsan işte yeni Mazda 3 diye devam eden reklam metninin sonunda yeni mazda’yı alanların hayatta kim olduklarını bildikleri söyleniyor. Final cümlesinde ise, kendisini tanıyanların otomobili tanımı yer alıyor. Sokrates’den buyana felsefede kendini bilmek önemli bir mesele olarak süregelmiştir. Esasında kendini bil mottosu dini bir göndermesi olan varoluşsal bir sorgu. İslam kültüründe, kendini bilmek insanı kamil olma yolunda ilerlemekle ilgili bir kavramdır. Kendini bilmek böyle esaslı bir mesele iken, bu varoluşsal arayışın bir nesneye sahip olmakla tamamlanacağı varsayımı reklam metninde ima edilmektedir. Tradisyonel değerlerin yerine marka vaadinin ikame edilmeye çalışıldığı bir marka konumlandırması ile karşı karşıyayız. buradaki asıl temel sorun tüketiciye gönderilen mesajın kökeninde, insanın manevi arayış serüvenini bir marka vaadine dönüşmesidir. Bu metinde alt mesaj olarak, markanın değerlerin yerini almaya çalıştığını söyleyebiliriz.

5. Dijitürk ReklamıDigiturk yeni bir kampanya ile imaj tazeliyor. “Mutlu ailenin sırrı” Kampanyasında, Türk, Kürt birçok ailenin Digiturk’le yaşadığı mutluluk aile bireylerinin ağzından spontane bir şekilde anlatılırken muhafazakâr ailelerin yer aldığı versiyonlarda bulunuyor. İlk bakışta sıradan gibi gözüken reklamın yöneldiği semboller açısından üzerinde durulmayı gerekli kılıyor. Aile toplumsal sistemin bel kemiğini oluşturan bir kurum. Kampanyada, aile müessesinin ekrana kilitlenen edilgen bir varlık olarak resmedilmesi düşündürücü. Dijitürk, toplumsal bir değeri ifade eden aile kurumunu, dijitürk izlendiği müddetçe mutlu olunduğunu söyleyen bir mesaj veriyor. Etnik ve dini göndermelerinde bulunduğu reklamda, birlik, bütünlük gibi geleneksel bir değerin sömürüldüğünü görüyoruz. Mutluluk gibi soyut bir kavramın tv izleyerek elde edilebileceği naif ve ikna edici olmayan bir özellik taşıyor. Aile bireylerinin sözde tv. İzlerken yaşadıkları deneyim mutluluk olarak resmediliyor. Bu deneyimin gerçekte mutlu bir aile olmanın sırrı olmadığı sloganın aşırı iddiasında ortaya çıkıyor. Mutlu bir aile imgesi tüketerek gerçekleşen bir eylem olabilir mi?

6.Coca Cola Ramazan kampanyasıRamazan ayında yayınlanan Coca Cola reklamları, değerlerin reklamlarda kullanılması konusundaki tipik örneklerden birisidir. Ramazan kampanyalarında, Türkiye’nin farklı yerlerinden birbirinden çok farklı alt kültür gruplarına ve kültürel değerlere sahip kişilerin iftar hazırlığı görüntüleri yer almaktadır. Reklamda gerek masa başında bekleyen aile gerekse maden ocağında saati bekleyen işçiler olsun hep bir birliktelik içinde gösterilmektedir. Her biri orucunu açarken Coca Cola hepsinin ortak paydası olarak ekrandadır. Bu reklamda bir kişi bile yalnız başına oruç açarken Coca Cola içerek gösterilmez çünkü bireyden çok grup anlayışı ön plandadır. Reklamın mesajı:Müslümanlar için kutsal ay olan Ramazan içinde birlik, bütünlük ve paylaşım değerleri ön planda olmaktadır. İşte burada Coca Cola reklamında herkes bir arada (gerek aile, gerek işçiler, gerekse vapurdaki çalışanlar ve yolcular) yer almakta ve oruçlarını hep beraber açmaktadır. Bu reklamla cocacola, “oruç açılırken aileniz ya da dostlarınızla yanınızda” mesajı vererek Türkiye ve Türk kültürüne özgü lokal bir uygulama yapmaktadır. Kültürel değerler altında yine aile yapısı da dikkatle analiz edilmelidir. Örneğin batı ülkelerinde çekirdek aileler daha ön planda, boşanma daha rahat kabullenilir ve geçlerin ayrı evde yaşaması sorun yaratmazken. Daha geleneksel ülkelerde bunun tersi anlayışlar söz konusu olacaktır. Geleneksel aile değerlerinin önemsendiği bir toplumda bu değerlerin reklamlarda kullanılması ve ürünün bu değerlerle birlikte aynı kareye yerleşmesi değerlerin sömürülmesi gibi bir sakıncayı karşımıza çıkarmaktadır.