20 Eylül 2007 Perşembe

İMAJI İLE SORUNLU BİR ŞEHİR: KONYA


Bir şehrin imajı, o şehre ilişkin tarihi, kültürel değerlerle birlikte insanlarının yaşam tarzı ve ekonomik faaliyetlerinin toplamıyla oluşan bir bütündür. Genel anlamıyla imaj, "bireyin zihninde bazı öğelerin etkileşimi sonucunda yavaş yavaş oluşan bir imgedir".

İmaj modern pazarlamanın bir ürünü olarak kişileri, toplumları ve ülkeleri son derece fazla etkileyen bir değer algısıdır. İmaj, algılanan değer ise bu değerin sabit bir veri olmayacağı, değiştirilebileceği ve yönetilebileceği düşünülmelidir.

İmaj yönetimi ya da algı yönetimi (perception management) kişinin/toplumun kendisini içeriden nasıl gördüğü (öz-imaj) ile başlamaktadır. Kişilerin imajları yönetilebileceği gibi şehirlerin imajı/itibarı da yönetilebilir.

Öz imaj ile vizyon bir paralellik arz ediyorsa doğru yolda olduğumuzu düşünebiliriz. Şehirlerin imajları çeşitli parametrelerce oluşan bir süreçtir. Kentlerin kültürel varlığı, insan davranışları ve şehre has faaliyetler o şehrin bütünsel imajını oluşturmaktadır.

Konya'nın imajı zaman zaman çeşitli vesilelerle dile getirilmektedir. Aslında dile getirilen mesele, şehrin muhafazakar ve dindar yapısı olmak üzere belirli konuların manipülatif bir şekilde kamuoyu gündemine taşınmasından başka bir şey değildir.

Konya, medeniyet birikimi ve kültürel zenginliği ile hak ettiği konum ve itibardan çok uzak bir noktadadır. Konya, hoşgörü kültürü ile değil Türkiye'ye, tüm dünyaya örnek olacak birikime sahip bir şehirdir.

Mevlana örneğinden yola çıktığımızda bile, halen tüm dünyayı etkileyen bir anlayış ve hoşgörü geleneğinin başka toplumlarda nasıl yankılandığını ve algılandığını görebilmekteyiz. Fakat bu tarihi ve kültürel derinliğe rağmen şehrin "örgütlenme yapısı" bu birikimi taşıyacak vizyona sahip değildir.

Konya'daki sivil toplum kuruluşları, kültürel platformlar, bürokratik mekanizma, Konya'yı bir "dünya kenti" yapacak misyona sahip değildir. Sivil toplum kuruluşlarının yapısına baktığımızda, tanımlanmış gerçekçi bir amaç ve buna uygun bir gelecek öngörüsünün varlığından bahsetmek oldukça güçtür.

Sivil toplum kuruluşları, demokrasinin ve gelişmiş toplumun vazgeçilmez bir unsurudur. Aynı şekilde sivil toplum kuruluşları topluma/şehre ait değerleri, başka toplumlara ve şehirlere anlatıp aktararak, "bütünsel algıyı" yönlendirebilecek örgütlerdir. Ne var ki, Konyalı sivil toplum kuruluşlarının, siyasal ve kültürel örgütlerin, henüz böyle bir yapıya kavuştuklarını söyleyemeyiz. Dolayısıyla bir imaj probleminden kolaylıkla söz edilebilmektedir.

İmaj, çerçeve bir kavramdır. Bu kavramın içerisinde toplumun kendini nasıl algıladığı ve kendini nasıl ifade ettiği gibi konular yer almaktadır.

Konya'daki kimi kurumlar imaj konusunda kendilerince bazı çalışmalar yapmaktadır. Paneller, "slogan arayışları" vb. çabalar sadece konunun küçük bir parçasını oluşturmaktadır. Bu ve benzeri çalışmalarda sözünü ettiğimiz "bütünsel imajı" yönetmeye dair stratejik bir eksen yoksunluğu kendini göstermektedir.

Öncelikli olarak Konya'nın bütünsel imajının ne olması gerektiğine dair "ortak bir akıl ve kanaat"in olup olmadığına dair bir açıklığa kavuşmak gerekmektedir. Yerel medya, sivil toplum kuruluşları, kültürel örgütler, Büyükşehir Belediyesi, Odalar meseleyi doğru bir stratejik eksene oturtup Konya'nın tarihi ve kültürel derinliğine uygun bir vizyonu benimsemeli ve bu çerçevede lobi, tanıtım gibi iletişim faaliyetlerinde bulunmalıdırlar.

Örneğin ekonomide "marka şehir" olabilmenin potansiyeli mevcuttur. Yine dinamik kültürel özellikler iyi değerlendirilebilirse hem yurt içinde hem yurt dışında Konya imajı daha farklı bir yerde olabilir.

Konya, söyleyebileceği çok şey olan bir kenttir. Böyle bir kentin geleceğini planlayamadığını varsaymak hiç düşünülesi değil. Soru şu: Gerçekten bir gelecek planımız var mı?

Faruk YAZAR

1 yorum:

Adsız dedi ki...

cok ince bir nokta cok dogru bir izlenim konya gercekten kücük bir ülke aslında ama içine kapanık acılmayı da sevmeyen bir il ama yeni nesil bunu asacak..